23 Ağustos 2011 Salı

bekleme salonu


hayat dediğin bir bekleme salonu...
kimi gelir beklediği bi'şey de yoktur aslında sadece bekler bi'şeyler olsa da vakit geçse diye düşünür.
kimi çok şey bekler. beklentileri büyüdükçe elde ettikleri küçülür beklemek mecburiyettir onun için.
kimi mecburdur beklemeye hiç istemiyordur orada olmayı ancak yapacak bi'şey de yoktur çaresiz bekler.
kimi kalp kazanma derdindedir orada her gelene nerelisin fiye sorar, kaç yaşındasın, ne iş yapıyosun... belki meraktan belki yapacak daha iyi bi işi olmadığından
kimi sessizdir. yaşananların büyük bir saçmalık olduğunu bilir, mutlak sonu beklemeyi tercih etmiştir. keşkelerle dolu bi yaşam yerine boş bi hayatı seçmiştir boşluğu tartışmaya açık olan.
kimi kadındır kimi erkek. yaşlı, genç, öğrenci, işçi, sıradan, aykırı, hamile ve kucağı çocuklu bayanlar bile var orda turma öncelikleriyle birlikte.
bunca insan neyi mi bekliyor. inandıklarının onlara vaad ettiklerini.
gerçek olup olmadığını asla bilemeyecekleri şeyler için bekliyorlar ne kadar anlamsız öyle değil mi?

ik inci

hayat bir paket sigara değil midir?
tekdüze sıradan hepsi birbirine benzeyen parçaların bütünü,
başlarken bir bir parçaları içinden çekmeye aslında her birinin farklı olduğunu görmek önyargıları kırmakla mı alakalı?
ve hayat da paylaştığında güzel tek başınayken sadece vakit kaybı
her sigarada ölüme biraz daha yaklaştığını bilmek gerek hayat da öyle değil mi?
sigaraların markaları varken hayatların yok mu markası her hayat bir değil kimisi amerikan sigarası içerken kimileri yerden izmarit toplamıyor mu?
ne kadar çok zehirlendiğin paketten ne kadar çok parçayı ayırdığınla iligili değil mi?
ve evet hayat sağlığa zararlı değil mi ?...